Geçenlerde, insan kaynakları uzmanı bir arkadaşım aradı ve şirketlerinde oluşturmayı planladıkları yeni yetkinlik / davranış modeli üzerinde konuştuk biraz. Konu üzerine bazı düşüncelerimi sizlerle de paylaşmak istedim.
Birçok şirkette bu yetkinlik ve davranışların, performans görüşmelerinde dahi konuşulduğunu hepimiz biliyoruz. Teoride güzel çalışmalar olabilir; fakat pratik biraz farklı işliyor, hatta organizasyon genelinde negatif etki bile yaratabiliyor.
Bir şirkette hangi yetkinlik ya da davranış modelini benimsetmeye çalışırsanız çalışın, bence insanlar her zaman kimlerin terfi ettiğine veya kimlerin takdir edildiğine bakacaklardır. Dolayısıyla insanlar oluşturduğunuz modeli değil terfi alan ve takdir gören kişilerin yetkinliklerini ve davranış modellerini kendilerine referans alırlar; çünkü onlar da çabalarının karşılığını almak isterler.
Takdir gören insanların yetkinlikleri veya davranışları sizin modelinizle uyuşmuyorsa, işte o zaman kaş yaparken göz çıkarmış, hatta organizasyonun gözünde güvenilirliğinizi kaybetmiş olursunuz.
Üstüne bir de bu kişilerin iş yapış şekilleri, diğer insanları rahatsız eden bir tarzdaysa işler daha da karmaşıklaşır. Organizasyon içerisinde umutsuzluk ve haksızlığa uğranılmışlık hisleri yoğunlaşmaya başlar.
Bu konunun kurumsal kültürün oluşturulmasında da önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Aynı şekilde terfi ettirilen veya takdir edilen karakterler, kurumsal kültürün oluşturulması / devamı / gelişimi için de çok kritik.
Takdir edilen kişiler adaletli ve tutarlı bir şekilde belirlendiği sürece ise hem kültür oluşturmanız hem de arzu edilen yetkinlikleri öne çıkarmanız kolaylaşır. Aksi takdirde ne yaparsanız yapın, Peter Drucker'ın dediği gibi "Kültür, stratejiyi kahvaltı niyetine yer...".
Comments